MARDİN/MİDYAT YÖRESİ ÇEYİZ GELENEĞİ / TRADITIONS IN MİDYAT-MARDİN

I. Çeyiz ve Düğün Geleneği

Düğün Adetleri Dinsel ve töresel yapıhttp://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif evlenme geleneklerinde de etkili olmaktadır. Yörede farklı toplumsal kesimlerdenhttp://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif inanç topluluklarından gençlerin birbiri ile evlenmesine ender rastlanır. Görücülükhttp://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif başlık ve büyük harcamalarla yapılan geleneksel düğünler günümüzde de sürmektedir. Artık yapılmayan fakat yöre düğünlerinin değişmeyen ögelerinden nişan bohçası gelin çarşafı ya komşudan ödünç alınmakta ya da karşılık gösterilerek emanetçiden sağlanmaktadır. Kızların evlilik çağı ergenlik dönemine girmeleriyle başlar. Erkekler 18–20 yaşlarında evlenir.[1]

I. I. Düğün Öncesi
Evlenecek olan erkeğin her şeyden önce askerliğini yapmış olması ve geçimini sağlayacak bir iş sahibi olması gerekmektedir. Özellikle evlendirilecek olan gençlerden her ikisinin de aile yapılarına bağlı, inançlı, namuslu olmalarına, zihinsel ve bedensel bir özrünün bulunmamasına dikkat edilir.[2]

I. II. Kız İsteme ve Söz Kesme
Evlilik çağına gelen delikanlıyı evlendirmeye karar veren ailesi ona uygun bir eş bulabilme arayışına çıkar. Mardin’de kızla oğlanın daha önce görüşüp tanışması evlilik öncesi arkadaşlık veya evlilik hususunda anlaşması söz konusu değildir. Oğlan evi kız evlerini ziyaret ederek uygun bir aday arar. Bu olaya "dünür gezme"http://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif gidenlere de görücü denir. Beğenilen ve oğullarına alınması kararlaştırılan kızın ailesinden istenmesine gidilmeden öncehttp://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif kız tarafının evliliğe sıcak bakıp bakmadığını öğrenmek üzere hatırı sayılırhttp://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif her iki aileyi tanıyan orta yaşta bir kadın, kız evine gönderilir.
Oğlan tarafının isteğini iletip üç gün sonra gelmek üzere kız evinden ayrılır. Üç gün sonra kız evine aracı kadın bir daha gönderilerek haber alınır. Haber olumlu ise oğlan evi hatırı sayılır birkaç dost aile ile kız evine gider. Kız ailesi gelenlere ikramlarını sunarken bu arada kızlarını da konuklara göstermiş olur. Bu sayede oğlan kızı daha yakından görür.

Oğlan kızı beğenirse ailesiyle işaretleşip ve oğlanın ailesi kız tarafına oğlanın kızı beğendiğini söyler. Kız tarafı oğlanı soruşturmak için 15 gün mühlet ister. Kız tarafı evet cevabını verecekse defter yazılır. Bu defter 15 gün sonra gelen aracı kadına verilir. Oğlan tarafı defteri alıp inceler ve yapabileceklerini bir taslak halinde çıkararak deftere işleyerek geri gönderir. Eğer anlaşılırsa kızın da rızası alınarak olumlu cevap verilir. Oğlan tarafı kız evine geldiği zaman resmi tören başlamış demektir. Bu tür toplantılar kadınlı erkekli olur. Akşam yemekten sonra oğlan tarafı kız evine gider. Kız tarafı misafirlere kahve çay,börek,  meyve,kuru yemiş ikram eder. Kız istenir verilir ve söz kesilmiş olur.

Söz kesildikten sonra ağız tadı olarak oğlan tarafının getirdiği tatlılar yenir. İki aile nişan (şerbet) tarihine karar verir. Nişan öncesinde çarşıya çıkılarak defterde istenilenlerin nişan töreni için olan bölümü alınır. Ayrıca nişan şekeri (kelle şeker) alınır. Nişan töreninin tüm mali külfeti erkek tarafına aittir. Nişanda, kız ve oğlan tarafının birbirlerine bohça değiş tokuşu vardır. Bohçalarda kız tarafıhttp://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif oğlan için tam takım elbise hazırlamış, erkek tarafı da aynı şekilde kız için tam takım elbisehttp://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif yanında nişan için alınan eşyalar siniye yerleştirilir. En üstte de kelle şeker koyulur. Ayrıca 1 çuval şeker gönderilir. Kelle şeker nişan töreninde ikram edilen şerbetin içine atılarak şerbet kısmen tatlandırılır. Yüzükler ve takılar takılır, şerbet ikramı edilir. Nişan töreninden sonra düğün tarihi belirlenir ve düğün hazırlıklarına başlanır.[3]

Düğün haftası salı günü başlar, cumartesi sabahı biter. Salı akşamı küçük kına gecesidir. Erkek evinde yapılır. Damadın yakın akrabaları kendi aralarında eğlenirler. Bazı ailelerde, salı akşamında yapılan kına gecesindehttp://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif gelin adayının saçlarına kına sürülür. Çarşamba gecesi büyük kına gecesi damadın evinde yapılır. Damat evinin bahçesinde odundan büyük bir ateş yakılır. Gençler ateşin etrafında oynar,http://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif eğlenir. O gece, erkek evinin hazırladığı kına, gelinin evine grup halinde altın hediye ile birlikte götürülür. Götürülen altın gelinin avucuna yerleştirilip, eline kına yakılır, oynanır, türküler söylenir. Bir miktar kına alınarak geri gelinir. Gelin evinden gelene kınadan damadın sol elinin serçe ve yüzük parmaklarına sürülür.

Perşembe günü gelinin geleceği düğün günüdür. Damadın evinde çalgılı bir düğün kurulur, sofralar hazırlanır, kurbanlar kesilir, etler dağıtılır ve hane halkı için bol miktarda etli yemek ve pilav yapılır. Yemeklerin yanında genellikle zerde adı verilen bir tatlı yapılır. Öğlen kurulan yemek akşama kadar devam eder. Akşama doğru damat, evin avlusunun orta yerine konan bir sandalyeye oturtulur. Damat tıraşı yapılır. Damat tıraşı için berber, mümkün olduğu kadar elini ağır tutar. Eğlenceler eşliğinde damat tıraş olur ve bahşiş toplanır.

Kız evinde; gelin hazırlanır, hava kararmak üzereyken damat evi kızı almaya gelir. Gelin hazırlanırken erkek kardeşi veya babası kemerini bağlar ve ona mutluluk dileğinde bulunur. Damat tarafından gelen düğün alayı içinde damadın yakınlarından iki hanım gelinin koluna girerler, gelinin önünde lüks lambası yanık vaziyette, en önde götürürler. Damadın evinin önüne gelinir, düğün alayı kapının dışında gelinle birlikte bekler. Damat evin yüksek bir yerinde gelinin başına şekerleme, bozuk paralı serper.

 İçi bozuk para ve şekerle dolu olan bir testi kaynana tarafından gelinin eline verilir ve yere çarparak kırması istenir. Gelin testiyi yere çarparak kırar. Testi kırma olayı uğur olarak nitelendirilir. Testiden etrafa saçılan para ve şekerleme bereket ve uğur olarak nitelendirildiği için düğüne gelen herkes para ve şekerleme almak ister ve düğün sona erer.

Cuma sabahı, sabahiye[4] günüdür. Gelin kayınbaba ve kayınvalidenin ellerini öper. Anne, baba tarafından geline hediye verilir. Bu hediye genelde altından oluşur. Düğünde takı takamamış olanlar sabahiye günü gelerek, hediyelerini verirler. Bir gece evvel evlenmiş olan gelin süslenir ve koltuğa oturtulur. Gelen misafirler geline bakar. Öğleden sonra damat evinde sofra açılır, yatsıya kadar devam eder.

         I.III. Çeyiz Sandıkları
                Çeyiz, gelin eşyası anlamına gelir. Gelin için hazırlanan her türlü eşya, olarak tanımlanır. Osmanlı’da cihaz veya cehaz, halk dilinde çehir veya çeyiz şeklini almıştır.Gelinin baba evinden, koca evine giderken beraberinde götürdüğü elbise, çamaşır, mutfak ve hamam takımları gibi giyim ve ev eşyasıyla, mücevher, takı, gümüş gibi kıymetli şeylerin hepsini birden ifade eden kavramdır. Çeyiz yöreye ve geleneklere göre değişik özellikler gösterir. Gelinin el emeği ve göz nuruyla yapılmış olan ve sandıkta saklanan eşyalar çeyizin aslını meydana getirmektedir. Oğuzlarda çeyiz “koşantı” olarak adlandırılmaktadır.[5]

Sandık, Arapça sunduk’tan gelmektedir. Tahtadan yapılmış, büyük kapaklı kutudur. Geçmişten bugüne bütün elbiseler, kıymetli eşyalar, bohçalara sarılı olarak sandıklarda saklanır. Türk ailesinde kız çocuğuna bir sandık alınması âdeti vardır. Gelinlik yaşa gelen kızın sandığı, onun en kıymetli eşyası sayılır.Sandık eski çağlardan günümüze kadar kullanılan bir mobilya türüdür. Örneğin; Eski Mısır’ da sandıklar kısa ayaklı ve kapaklıydı. Ortaçağ'da ise ağaç kütüğü kabaca oyulup üzeri kapaklanırdı. Amerikalılarda da en çok kullanılan mobilya türü sandıktı. Osmanlılarda ise sandık 19. yüzyıldan sonra kullanılmaya başlandı. Eşyalar gömme dolaplarda bohçalanarak saklanırdı. Batının yaşam tarzı 19. yüzyıldan sonra benimsenmeye başlandığı için gömme dolapların yerini sandıklar aldı.

Sandık yapımında abanoz, maun, sedir, ceviz ve selvi ağacı gibi kurt yemeyen, sıcaklık ve rutubet etkisiyle özelliğini kaybetmeyen ağaçlar seçilirdi. Sandıkta kullanılacak ağacın cinsi; yörede bulunan uygun ağaç türlerini göre veya sandığı yaptıranın ekonomik durumuna göre seçilirdi.Sandıkların dayanıklılığını artırmak amacıyla sandığın gövdesi ve kapağı demir kuşaklarla ve köşe bentlerle sağlamlaştırılıp herhangi bir kırılma, yanma ve çürümeye karşı önlem alınırdı.[6]

Ahşap oyma, oymacılık taş, çini, tuğla, alçı, ahşap gibi malzemelerle uygulanan bir süsleme yöntemidir. Ana malzemesi ahşap olan çeyiz sandıklarında da oyma yöntemiyle süslemeler yapılmıştır. Sert veya yumuşak ağaçlara bu yöntem uygulanabilir. Ancak ağacın çalışmaması için kurutulmuş olması gerekir.

İşlenecek desen, masif ahşap plakanın üzerine çizildikten sonra, desen yüksek kalacak şekilde diğer kısımlar metal oyma ucu ile oyulur. Böylece desen yüzeyde belirgin biçimde ortaya çıkar. Bazı oymalarda desen çok yüksek, bazılarında daha az kabartmalı olabilir. Kenarları oyularak ortaya çıkartılan desenin kenarları keskin köşeli veya yuvarlatılarak hazırlanabilir. Oyma işlemi bitirildikten sonra yüzey perdahlanır ve en son verniklenir.[7]

Ahşap oymacılığında genellikle çiçekli, yapraklı kıvrık dallı simetrik desenler işlenmiştir. Ayrıca buket halinde veya vazoda kıvrımlı yaprak desenleri de yapılmıştır. Oyma işlemi genellikle düz satıhlara yapılır. Bu yüzden oymalı sandıkların yüzeyi ve kapağı çoğunlukla kavissizdir. Desen, uygulanacak yüzeye her kenardan eşit boşluk kalacak biçimde yerleştirilir. Desen, kapak kenarına taşmaz. Ancak ayaklarda ahşap levha desene göre, genellikle de kıvrımlı olarak kesilir ve oyularak işlenir.
Kakma, kakma yöntemi ile süsleme ahşap, tas, metal yüzey üzerine başka bir ahşap, metal, sedef, bağa, fildişi, kıymetli taslar gibi malzemelerin oyulan boşluklara kakılması ile yapılır. Kakma da bir tür oymadır, ancak farklı olarak oyulan yüzeyler iskeleti oluşturan ahşabın dışında başka bir malzeme ile doldurulur.Önceden kesilen sedef parçaları sandık yüzeyinde açılan oyuğa yerleştirilir. Sedefin etrafı oyuğun içine düzgün yerleşmesi için metal tel, fildişi, kemik veya başka bir ağaç ile çerçevelenir. Bu işlem deseni belirginleştirip zenginleştirir, aynı zamanda da temiz bir işçilik elde edilmesini sağlar.[8]

Boyama, boyama ahşap süslemeciliğin-de en bilinen yöntemlerdendir. Edirne’de bu yöntem desenleri ve boyama tekniğiyle farklılaşmıştır. Edirne işi (Edirnekâri) yöntemi ile çeyiz sandığı, dolap, çekmece, kutu, kitap ciltleri gibi dekoratif eşyalar süslenmiştir. 17. yüzyılda Edirne’de yapılmaya başlayan bu süsleme yöntemi 19. yüzyılda artık tüm Anadolu’ya yayılmıştır

Kaplama, ahşap, ısı ve nem değişiklikleri sebebiyle formunu değiştirebilir. Ahşabı bu etkilerden korumak için dayanıklı bir malzeme ile kaplanması bilinen bir yöntemdir. Ayrıca ahşap sandıklar yağma ve hırsızlığın çok fazla olduğu Orta-çağ döneminde değerli eşyaları korumak için tamamen demir levhalarla kaplanırdı. Ahşabın tamamen metal levha ile kaplanmadığı ya da kısmen kaplandığı sandıklar için de deri ile nemden koruma amaçlı kaplama yapılırdı. Ahşap sandığın eklemlerinin zaman içinde bozulmaması için metal kenetlerle kenarları güçlendirilir.[9]









[1] Hamdi GÜLEÇ; Mardin’in Kültürel Hayatı ve Yetiştirdiği Ünlü Simalar, Makalelerle Mardin Cilt: IV, Mardin İhtisas Kütüphanesi Yayınları No: 10, İstanbul, 2007, s.1-2.
[2] Vahap İş; Midyat Dinler ve Diller Kenti, Hedef Gazetecilik, İstanbul, 2006, s.143
[3] Mustafa AKSOY; Doğu Anadolu Kültürü Üzerine Bir İnceleme, Yeni İnsan Yayınevi, İstanbul, 2007, s.113.
[4] Sabahiye: Düğün gecesinden sonraki gün Gelin ve Damadın ziyaret edilmesi.
[5] Osman Kademoğlu, Çeyiz Sandığı, İstanbul, 1999, s.31.
[6] Osman Kademoğlu, Çeyiz Sandığı, İstanbul, 1999, s. 2
[7]  S.Y. Usal, “Türklerde Çeyiz Sandığının Kullanımı Ve Geleneksel Süslemeleri” , Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, c. 1, s. 1, y. 2010, s. 158
[8] Ay. es., s. 159
[9] S.Y. Usal, “Türklerde Çeyiz Sandığının Kullanımı Ve Geleneksel Süslemeleri” , Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, c. 1, s. 1, y. 2010, s. 159