
Her pagan için
ortak olan şudur ki, toprak ana, yaşamın ve var olmamızın sebebidir ve ona
aitiz. Paganizm doğayı temel alır, doğaldır. Yeryüzünün ve kişinin gelişimi,
değişimi ve dengesi hayati derecede önemlidir. Toprak, hava, ateş ve su
paganlar için önemlidir. Bu dünyanın ve öte dünyanın eşiklerinin oluştururlar,
uyumun döngünün koruyucusudur. “Pentagram” beş köşeli yıldızdır. Dört elementi ve hepsinin birleştiren ana
gücü temsil eder[2].
PAGANİZMDEN
GÜNÜMÜZE GELEN ÖRNEKLER
YEŞİL ADAM/ HIZIR
.jpg)
Hristiyanlık öncesinden kalma bir
bereket simgesi olduğu varsayılan yeşil adamın bilinen ilk örnekleri Klasik
Roma Çağı’na aittir. Asıl önemi, daha sonra katedral inşaatlarıyla biçimlenen
Yeşil Adam, 11. yüzyıldan başlayarak çeşitli dinsel yapıların mimarisinde
yaygın olarak görülen bir motif olarak öne çıkmıştır. İlginç olan bu Pagan
simgenin Hristiyanlık tarafından da kolayca benimsenmesidir[3]. İslamiyet’te
ise yeşil adam “Hızır” olarak bilinmekte, ilkbaharın gelişi ile birlikte
Müslümanların adına dilekler tuttuğu bir isim olmuştur[4].
Yeşil
adam, Sümerlerde, Dumuzi Mısır’da Osiris Maya-Aztek’te Quetzalcoatl Yunan Mitolojisinde Dionysos olarak
bilinmektedir.
Paganizm’de önemli inanç
öğelerinden biri de dişil tanrı (tanrıça)’lardır. Tanrıçalar birden fazla yer
almakta ve belirli özelliklere sahip olmaktadırlar. İlahi dişi yani dişil
enerjinin özellikleri; Doğurucu ve çoğaltır, değiştirici, denge
getiricidir. Şefkat, uyumdur. Pasif ve dönüştürücüdür Döngülere sahiptir.
Sezgiseldir, büyüseldir. Uysal, kabul edici ve birleştiricidir, Baskı, diktatörlük karşısında kargaşa
yaratabilir. Negatif unsurları ise sinsilik, hareketsizlik, şehvet gibi
özelliklerdir. Paganizm’de “Vesica Pisces” sembolünü ilahi dişiyi temsil
etmektedir. Bereket anlamına gelen Vesica Pisces birçok alanda insanlar
tarafından kullanılmıştır. Hristiyan inancında birçok rölyefte İsa bu ovalin
içinde resmedilir. Aslında bu Tanrıça’dan (Meryem Ana) doğan İsa’yı sembolize
eder. Hristiyanlıkta kullanılan bu oval formlar “vesica pisces” dolayısıyla
Tanrıça’nın kutsal sembolünden gelmiştir[5].
.
EL SEMBOLİZMİ
El sembolizmi
rahim, balık, mağara ve vesica piscese nazaran daha yakın bir zamanda
yaygınlaşmıştır. Açık el sembolizmi eski dönemlerde “tüm tanrıçaların eli” olarak
kullanılırdı[6].
Hristiyanlıkta
ise, Bilhassa Hristiyanlığın ortaya çıktığı ve yaygınlaştığı dönemlerde tanrıyı
(eril enerjiyi) sembolize etmek için fallus yerine kapalı (yumruk şeklinde) el,
tanrıçayı sembolize etmek için ise açık el kullanılmaya başlanmıştır[7].
BİZANS VE PAGANİZM
Bizans
dönemine baktığımızda büyü ve büyüyle uğraşan insanlarla, pagan ritüellerini
gerçekleştiren cadılar (wicca) için konsillerde bir takım yasalar çıkartılmış
ve bu insanlar cezalandırılmıştır.
Ankara
Konsili’nde (M:S 314) falcılıkla uğraşan ya da pagan gelenekleri izleyen ya da
evinde büyü ile ilgili bir şeyler bulmak için evine davet eden kişiler beş
yıllık bir kefaret süreciyle cezalandırılmasına karar verilmiştir[8].
Hristiyan geleneğinde büyü ve falcılığı yasaklanan ilk kanun ise Konstantin
zamanında MS. 319 yılında yayınlanan ve falcılığı yasaklayan kanundur[9].
Ammianus, II.
Konstantin (MS.337-361) ve Valens MS.364-378) zamanlarında büyücülükle ilgili
yapılan soruşturmalardan bahsederken kendilerini hastalığa karşı korumak için
boyunlarında muska taşıyanların itham edildiği hatta ölümle
cezalandırıldıklarının yazmaktadır[10].
Lactantius
(MS. 3-4 yy.), pagan tanrıların var olamayacağını cinsiyet üzerinden tartışır.
Ona göre cinsiyetlerden bir tanesi güçlü, diğeri zayıftır. Bu nedenle kadının
tanrı olması söz konusu değildir. Pagan tanrıların da aralarında kadın
bulunduğu gerekçesiyle var olmaları olanaksızdır[11].
Kaynaklarda
İmp. Julian ile ilgili iki kehanetten bahsedilir. İlk kehanet, Hıristiyanlığa
karşı paganizmi yükseltmeye çalışan imparatorun girişimlerine biraz ışık tutar.
Augustine’e göre onca katliama rağmen yılmayan ve giderek kalabalıklaşan
Hristiyanlara karşı paganlar bir takım Yunanca kehanetler icat etmişlerdir.
Buna göre, İsa’ya üç yüz altmış beş yıl tapınılacaktır ve daha sonrada bu inan
aniden sonlanacaktır[12].
İmp. Julian bu
kehaneti, İsa’nın bir başka kehanetinin yalanlayarak gerçekleşeceğini düşünür.
O da, İsa’nın Kudüs’teki Tapınak’ın bir daha inşa edilmeyeceği şeklindeki
kehanetidir. Bu bağlamda yapının onarılması için ferman çıkarmıştır[13].
PAGANİZM VE
HIRİSTİYANLIK
Hristiyanlığın
aslında Yunan bir pagan dini olduğu günümüzde aralarında Hıristiyanlığı
bırakmış sayısız rahip (Dan Barker gibi) ve eski hristiyan yazarlar tarafından
dile getirilmektedir.(örnek olarak Tom Harpur, Timothy Freke, Arthur Weighall
gibi)
Hristiyanlık,
aslında Yahudiliğin hellenileştirilip (Helenizm), Pagan/putperest dinine
dönüştürülmüş halidir. İncil’in içinde pek çok pagan öğesi bulunmaktadır. İsa’dan
önce de ölen ve dirilen pagan Tanrıları vardı. Grek-Romen etkisinde büyümüş Hıristiyanlık
da bu Greko Romen pagan dinlerinin devamı niteliğindedir.(Greko Romen pagan
inançları Hıristiyanlığı öyle etkilemiştir ki İncil bile İsa’nın konuştuğu dil
olan Aramice ile değil, İsa’nın “Tanrı oğlu” yahut “Tanrı’nın özünden Tanrı”…vs
olması, İsa’nın kanıyla günahlardan/suçlardan arınma fikri (İbraniler 13:12,Rom
3:25-26..vs) ,İsa’nın ölüp dirilmesi ve şeytana karşı “zafer” kazanması ve daha
pek çok öğe, Helenistik dönemde oluşmuş Grek- Romen Pagan dinlerinin ayrıca
bunlara bağlı mistik gizem kültlerinin etkileri sonucudur.
Hıristiyanlığı
direkt olarak etkileyen pagan Yunan tanrılarından biri Dionysos idi, Dionysos
Greklerde “şarap Tanrısı” idi. Bu gizem kültünün MÖ 300-200 yıllarında oluşup
çok hızlı bir şekilde yayıldığı söylenmektedir. Dionysos Roma’da Bakkhus ile
özdeşleştirilmişti. Dionysos da 25 Aralıkta doğmuştur, geleneğe göre İsa’da 25
Aralıkta doğmuştur.
İncil’deki
bölümlerin hepsi Grek pagan dinleri etkisinde Grekçe yazılmış metinlerdir. Ama
bütün İncillerin arasından Grek pagan etkilerinin, gizem kültleri etkilerinin en
çok görüldüğü İncil “Yuhanna İncili”dir. Pavlus’un mektupları da aynı şekilde
Grek pagan inançlarından büyük oranda etkilenmiştir. Bu incili paganlıktan
dönmüş kişilerin yazdığı sanılmaktadır. Yuhanna incilinde paganizmden
kaynaklanan pek çok “mistik” ve “gizem” anlatımları bulunmaktadır.
“Yu 6:53 İsa onlara şöyle dedi: “Size doğrusunu söyleyeyim,
İnsanoğlu’nun bedenini yiyip kanını içmedikçe, sizde yaşam olmaz”.
Yu 6:54 Bedenimi yiyenin, kanımı içenin sonsuz yaşamı vardır
ve ben onu son günde dirilteceğim.
Yu 6:55 Çünkü bedenim gerçek yiyecek, kanım gerçek içecektir.
Yu 6:56 Bedenimi yiyip kanımı içen bende yaşar, ben de
onda.'’ “
Bu oldukça “tuhaf”
sayılabilecek ayetlerin Yahudi kaynaklı olmadığı bilim adamlarınca
belirtilmiştir. Greklerin pagan Dionysos ve Attis kültüdür. Bu ayin bir pagan
ayiniydi, Dionysosçular da sembolik olarak (hatta bazen bir hayvanı kurban
ederek onun etini sembolleştirip) Dionysos’un etini yiyip kanını içiyorlardı.Bu
sembolik ayin ile Dinysos’un ruhuyla birleştiklerine, ölümsüz olduklarına,
arınıp yeniden doğduklarına..vs inanıyorlardı.(Prof.Barry Powell’in belirttiği
gibi bugün kiliselerin hepsinde gizem kültlerine ait bu eski pagan ayini
yapılmaktadır;özellikle katolik ve ortodoks kiliselerinde ekmek bölünür,İsa’nın
eti ya da bedeni denilerek yenir. Kırmızı şarabın, gerçekten İsa’nın kanına
dönüştüğüne inanılır “İsa’nın kanı” diyerek içilir.)
Yuhanna incilinin yazarı (yahut yazarları) da Paganların bu ayinini, İsa’ya
uyarlamışlardır.
Ayrıca sadece Yuhanna incilinde bulunan (çünkü Yuhanna İncili Pavlus’un
mektuplarıyla beraber Paganizmden en fazla etkilenmiş yazıdır) ilginç başka bir
hikâye daha vardır:
Yu 2:7 İsa hizmet edenlere, “Küpleri suyla doldurun» dedi.
Küpleri ağızlarına kadar doldurdular.”
Yu 2:8 Sonra hizmet edenlere, “Şimdi bundan alın, şölen başkanına
götürün» dedi. Onlar da götürdüler.”
Yu 2:9-10 Şölen başkanı, şaraba dönüşmüş suyu tattı.'’
Suyu şaraba dönüştürme”.İlginç
bir mucizedir. Bu ayetin kökeni de şarap Tanrısı Dionysos’tan gelmektedir. Dionysos
da aynı İsa gibi suyu şaraba dönüştürmüştü…Ve bu mucize Dionysos inanlılarınca
sürekli dile getiriliyordu.Yuhanna incili yazarları bu mucizeyi kendi tanrıları
olan İsa’ya uyarladılar.
İncil
yazarları da bu “ölüp dirilme” hikâyesini Dionysos’tan alıp İsa’ya uyarladılar.
Ayrıca Grek pagan dinlerinde Mö400 yılından itibaren “pharmakos” kavramı önem kazandı. Phamakos “günah keçisi” anlamına gelir. Dionysos’da kutsal “pharmakos” idi.Yani aynı İsa gibi kaderinde acı çekmek ve “insanların iyiliği için” insanların menfaati için ÖLMEK vardı,ölmesi gerekiyordu.İnsanların günahlarını kanıyla affettiriyordu.
Ayrıca Grek pagan dinlerinde Mö400 yılından itibaren “pharmakos” kavramı önem kazandı. Phamakos “günah keçisi” anlamına gelir. Dionysos’da kutsal “pharmakos” idi.Yani aynı İsa gibi kaderinde acı çekmek ve “insanların iyiliği için” insanların menfaati için ÖLMEK vardı,ölmesi gerekiyordu.İnsanların günahlarını kanıyla affettiriyordu.
İncilin
yazarları da aynı teolojiyi İsa’ya uyarladılar, böylece İsa’nın da ölmesi
günahları bağışlatmak için kurban olması gerekiyordu. Yani pagan dininden alıp
Hıristiyanlığa koydular.(ilk önce Pavlus bu pagan fikrini Hıristiyanlığa
geçirdi).
Hristiyanlığın
ikinci kaynağı ise Mitracılık idi. Bu da Dionysos kültü gibi bir gizem kültü
idi, pek çok bilim adamı ve yazar Mitraizmin Hıristiyanlığı doğrudan
etkilediğini söylemektedir. Bazı hikayelerde bazı ayrıntı farklılıkları olsa da
Roma Mitra’sının da Hristiyan İsa’sı ile benzeşen pek çok yönü vardır. Mitracılığın
Roma versiyonunda (İran değil sadece Roma Mitra versiyonlarında Mitra ölür ve
dirilir) Mitra ölüp dirilmiştir, kendini insanlık uğruna “feda” etmiştir. Dirilişi
pagan taraftarları tarafından kutlanmıştır.
Ayrıca genel olarak
pagan dini inanırlarının önderlerinin giyim tarzları da bugünkü Katolik ve Ortodokslarınkine
benziyordu, çok şaşalıydı. Tapınaklarının süslemeleri de bugünkü Katolik ve Ortodokslarınki
gibi çok süslü ve görkemli idi. Haç ve “balık” sembollerinin zaten pagan
kökenli oldukları biliniyor. Çeşitli Hıristiyan sanatları resimleri de direkt
Mitracılık ve Dionysos sanatlarından ayrıca çeşitli pagan Yunan dini
sanatlarından gelir. “”[14]
KAYNAKÇA
Kitaplar
Erhan Altunay, Paganizm – I,
2014, İstanbul
Timothy Freke ve Peter Gandy, İsa’nın
Gizemleri “Gerçek İsa, bir pagan tanrısı mıydı?”, 2010
Ellen Dugan, Bitkisel Büyü,
2008, İstanbul
Augustine City of God (Çev. Marcus Dods), 1995,
Massachasetts
M. Dickie, Magic &
Magislans in the Greek-Roman World, 2001, Florence
R.Kieckhefer, Magic in the
Middle Ages, 2000, Cambridge
Lactantius, Writing of the
Fathers Down to A.D.325, Ante-Nicene Fathers, 1995
Makaleler
Deniz Kaplan, “Adrassos’da (Isauria) Paganizm ve
Hıristiyanlık Arasında Bir Lahit” Adalya XVI. 2013. Antalya
Mehmet Kahyaoğlu, “Paganizm ve
Hıristiyanlık Arasında Savaşım Aracı Olarak Kehanet” Türkbilim Dergisi /
Sonhabar, Ege Üniversitesi Yayınları, 2011, İzmir
İnternet
Paganizm, http://pagan.psisik.com/
Pagan Ayin ve Ritüelleri, http://www.gizlimabet.com/forumdisplay.php?f=541
Pagan Kökenli Bazı İnançlar, http://www.gizlimabet.com/showthread.php?t=27656
İnsanbiçimci “Pagan Dini” , http://www.gizlimabet.com/showthread.php?t=1518
MESUT ÇELİK
[1] Ayrıca bkz. http://tr.paganfederation.org/
[2] Erhan Altunay, Paganizm
– I, s. 25
[3] A.g.e. 26-28
[4] A.g.e. 218
[5] Erhan Altunay, Paganizm
– I, s. 284
[6] A.g.e., s. 310
[7] A.g.e. aynı sayfa
[8] R.Kieckhefer, Magic
in the Middle Ages, s.41
[9] M. Dickie, Magic
& Magislans in the Greek-Roman World, s.251-252
[10] A.g.e., s.253-254
[11] Lactantius, Writing of
the Fathers Down to A.D.325, Ante-Nicene Fathers, s.18,
[12] Augustine, City of God
(Çev. Marcus Dods). s.394
[13] A.g.e. s.397
[14] Ayrıca bkz. http://pagan.psisik.com/index.php?q=node/4