
Anıtsal taç kapısı ve mimarisi ile Sivas'ta bulunan Gök ve Vezir Şemsettin Medrese'sine benzeyen Erzurum Çifre Minareli Medrese bir İlhanlı yapısıdır. 1243 yılında Kösedağ savaşını kazanarak Anadolu'yu kendi nüfus sahaları içine alan İlhanlılar, 1335 yılına kadar bu bölgeyi kendilerine bağlı bir eyalet olarak idare etmişlerdir. Zaman içerisinde birçok onarımdan geçen yapı günümüzde Vakıflar genel müdürlüğü tarafından yapılan onarım çalışmalarında ise taç kapının üst kısmı ile güney batı bloğunun revakını örten tonoz yenilenmiş, ana eyvanın göçük olan tonozu yeniden inşa edilmiştir.
Anadolu'nun en büyük medrese yapısı olan
Çifte minareli Medresenin inşa tarihi problemi sanat tarihçilerini çok uzun bir
zamandan beri meşgul eden ve üzerine kesin bir görüşe varılamamış bir
problemdir. Bu konuda açıklığa varılamamasının sebebi ise medresenin duvarları
üzerinde binanın kurucusu ve yapı tarihini bildiren bir kitabenin
bulunmamasıdır. Buna karşılık inşa tarihine dair bazı yorumlar bulunmaktadır,
ilk olarak Alman araştırmacı Belin'in 1857 yılında yayımladığı bir kitabe metni
vardır. Kendisi yerel halktan duyduğu üzere, kufi yazı formunda Farsça
kitabenin taç kapı üzerindeki iki başlı kartal ile birlikte Rus isgali
sırasında sökülerek götürüldüğünü anlatır. Kitabede ana hatlarıyla medresenin
banisinin Sultan Melik Han zamanında Harizim'den Erzurum'a gelerek oraya yerleştiğini, medresenin yapımı için
bazı vakfiyeler bağışladığı yazmaktadır. Verilen tarih ise 315 H. (962) yılıdır
Bu kitabe metninin sağlam bir kaynak olarak kabul edilemeyeceği yapılan
araşmalar ile sabitir. Özellikle Rusya'da oldukları idda edilen kitabe ve figür
ile ilgili herhangi bir vesika yahut yayın bulunmaması ve metinde geçen isim ve
yaşadıkları tarihlerin birbirini tutmaması önemli bir husustur.Yapı ile ilgili bir diğer inşaa görüşü ise,
İlhanlı hükümdarı Keyhatun'un eşi tarafından1290 yılı civarında
yaptırılmıştır. Ancak Oktay Aslanapa'ya göre Kösedağ savaşından sonra Anadolu
İlhanlı hakimiyetine girsede 1277 Memlüklü seferine kadar, Selçuklu devleti sağlam bir teşkilat olarak varlığına
devam etmiştir, ancak bu tarihten sonra
İlhanlı zulmü başlamıştır. İster Sivas olsun İster Erzurum'da ki medreseler
tamami ile selçuklu üslubuna ve geleneğine sahiptir.Bu konuda kişisel görüşüm ise yapı her ne
kadar Selçuklu üslubu göstersede, gerek monumentel yapısı gerek geç döneme
tarihlendirilmesi bakımından bir İlhanlı yapısı olduğunu kabul etmeliyiz.
Plan şeması ve Süsleme Öğeleri
Dikdörtgen bir olana sahip olan bu yapı, iki katlı ve
dört eyvanlımedrese tipinin Anadoludaki en anıtsal örneğidir. Plan şeması
bakımından Çifte minareli medrese, Svas Gök Medrese'yi çok andırır. Çifte minareli taç kapısı onun gerisinde
bulunan giriş eyvanı, eyvanın sağında bulunan kubbeli mescid mekanı, diğer
taraftaki tonozlu meka n ve köşe odaları ile yine Gök medrese ile benzerlik
gösterir. 30.50m x 12.20m ölçülerindeki ince uzun avlunun dört tarafı revaklar
ile çevrilidir. Medresenin avlusu tam bir dikdörtgen olmak ile birlikte dış
duvarlar muntazam degildir. Doğu tarafındaki duvar kuzeyden güneye doğru
hafifçe açılır. Medrese şehir surlarına bitişik olarak inşaa edilmiş ancak
kıblenin yönünü tutturabilmek için hafifçe güneye döndürülmüştür.Avlunun ön
kısmında sağda ve solda dördü altta, dördü üstte olmak üzere sekizer hücre
bulunur. Üst hücrelere çıkan merdivenler üç gözlü ön revakın köşelerindedir
Avlu iki kanadında bulunan eyvanlar iki bölümden oluşmaktadır.Eyvanların
arkakesimi doğuda bir yıldız tonoz, batıda ise bir çapraz tonoz ile örtülüdür.
Alt kat revakının devamı niteliğindeki avluya yakın kesim, daha geniş ve yüksek
tutulmuştur. Üst kat revak kemerleri
yüksekliğinde olan bu kısım üst kat revakını kesintiye uğratmaktadır. Her iki
eyvanında revaklar gerisinde kalan kalan kesimlerinin başlangıç kemerleri,
birer gömme sütunce üzerinde oturmaktadır. Batı eyvanının güney köşesindeki
sütuncede basit bir mask bulunmaktadır. Üst katın planı ana hatlarıyla zemin
kat planını tekrar etmektedir. Zemin kata inmedne bir hücreden diğerine geçmek
mümkün değildir. Her blok bağımsız bir bütün oluşturmaktadır. Hücre ölerindede
alt katta olduğu gibi revaklar vardır. Bu katın revaklarını ayakta tutan
revaklar alt kat revaklarının üzerine denk gelir. Gövdelerin devşirme olduğu ,
tabanlar ile sütun yastıklarının buna göre ayarlandığı bellidir. Sadece kenger
başlıklı yapraklar bina için özel olarak yapılmıştır.
Çifte Minareli Medrese oldukça süslü fakat süs elemanları
yer yer yarım kalmış bir yapıdır . Özellikle taç kapı ön plana çıkmaktadır. Taç
kapı farklı genişliklerde beş sıra bordür ile çevrelenmiştir. Giriş açıklığı
üzerinde ise mukarnaslı kavsara bulunur ve yine iki yanında gömme sütunceler
bulunur. Giriş açıklığındaki basık kemerin iki yanında ise gülbezekler yer
alır, bu gülbezeklerin bezemesi batı eyvanı içindeki gülbezeklerin sadelşmiş
halidir. Giriş açıklığının iki yanında yine mukarnas örtülü nişler yer alır
Portal kemerinin iki yanında ise süsleme bulunmaz. Taç kapı üzerinin iki
yanında minareler yükselir. Yapı nebati
süslemelerle hareketlendirilmiş portal kompozisyonu ve cephenin sağ yanında
bulunan çeşmesiyle Sivas Gök Medrese'ye çok benzemektedir. Oradaki büyük
damarlı palmiyeler, burada yerini sağlam bir plastik anlayış ile işlenmiş,
sapları ejder başlı şeklinde son bularak üstüne de çift başlı kartal arması
yerleştirilmiştir. Yine aynı şekilde Sivas Gök Medresede görülen silindirik
şekilli payandalar, köşeler yerine ikişer metre içeri yerleştirilmiştir.
Minare kaideleri, cephe duvarının üst kesimlerindeki
silme hizasına kadar düzgün kesme taş ile kaplanmıştır. Her iki mimare de
şerefe hizasına kadar yıkık durumdadır. Minarelerin yüzeykeri yivli ve firuze
rekli çini mozaikler ile süslüdür. Kaidenin bu hizadan yukarıda kalan kesimleri
tuğla ile inşa edilmiş, cephe ve yan yüzeylere panolar yerleştirilmiştir. Bu
panolarda sırsız tuğla ve çini mozaik bezemeler bulunur.
Medresenin güney eyvanının dip duvarına
bitişik iki katlı kümbet, Hatuniye Kümbeti olarak bilinir. Oniki kenarlı
poliganal bir türbedir. Mumyalık katı yarıya kadar toprağa gömülüdür. Alt kısımdaki pencereler, içte ve dışta mukarnaslı
kavsaralara sahiptir. Sivri bir sağır kemer bu kavsaraları sarar. . Saçak kısmı
süsleme şeritleri ve silmeler ile bezenmiştir. Taç kapı mukarnaslı bir
kavsaraya sahiptiri bordür ve bezemeleriyle klasik formları takip etmektedir.
İlhanlı Medreseleri, anıtsal ölçüleri bir
yana bırakaçak olursak, Anadolu medrese mimarisine pek fazla bir yenilik
getirmiş sayılmazlar. Açık avlulu tipin örnekleri olan Sivas ve Erzurum'daki
Çifte Minareli Medreseler iki katlı, dört eyvanlı yapılardır. Daha önce Anadoluda
pek fazla olmasada, Mardin Şehidiye ve Diyarbakır Mes'udiye Medrese'si gibi
örnekleri bulunmaktadır. Dört eyvanı bulunan örneklerden ise başlıca, Kayseri
Çifte Medrese ve Sahibiye, Sivastaki Buruciye Medresesini sayabiliriz.
Kaynakça;
1. Kuran A. Anadolu
Medreseleri, Ankara, 1969
2. Gündoğdu. H, Bayhan A, Arslan M.
Sanat Tarihi Açisından Erzurum, Erzurum 2010
3. Konyalı. İ. Abideleri ve
Kitabeleri İle Erzurum Tarihi, İstanbul 1960
4. Ünal, R.H, Çifte Minareli Medrese, Ankara 1989
5. Gürbüz, O. Anadolu Selçukluları
Döneminde Erzurum (1202-1318), Ankara 2004
6. Gündüğdu, H. Erzurum'da
Türk-İslam Yapıları, Milli Kültür dergisi sayı:82
7. Aslanapa, O, Anadoluda İlk Türk
Mimarisi Başlangıç ve Gelişmesi, Ankara
2007, s94-95