İslamiyet öncesi
ve sonrası Türk Sanatında tek ve çift başlı kartal figürü çok yaygın olarak
kullanılmıştır. Bazen tek, bazen karın karına veya sırt sırta, bazen profilden,
bazen cepheden, gövdesi önden ve kanatları yandan tasvir edilmiştir. Kale,
saray gibi sivil mimaride kullanıldığı gibi, cami, medrese, türbe ve mezar
taşlarında süsleme unsuru olarak kullanılmıştır. Taş, alçı, ahşap gibi pek çok
malzeme üzerine bolca işlenmiştir.

İlk kartal
tasvirlerine, Şaman davulu ile ilgili eşyalarda görülmektedir. Şaman davulunun
vazgeçilmez unsurudur. Hun çağı kurganlarından da, Şamanizm ile alakalı olarak
Gök Kartal 137 ile ilgili simgeler çıkarılmıştır. Çoğunlukla kartal diğer
hayvanlar ile mücadele halinde tasvir edilmiştir. Pazırık kurganında çıkarılan
eyer örtülerinde kartal, geyik ile grifon ile ya da tırnaklı bir başka hayvan
ile mücadele sahnesi işlenmiştir. Kültiginin baş heykelinin üzerinde de
hükümdarlık simgesi olarak bir kartal yer almaktadır[1].
Pazırık kurganlarında ele geçen keçelerin
üzerinde bu tarz konular çok sık işlenmiştir. Bazen kartalın şekil
değiştirdiği, bir geyiğe ya da grifona dönüştüğü motiflerde yer alır. Bu
motifler, komşu ülkelerin tesirleri sonucu oluşmuştur. Kartal motifinin
kullanıldığı bir diğer alan ise takılardır[2].
1864 te Rostov
Bölgesi’nde Koklaç Kurganında bulunan ve Novoçerkessk Taçı olarak bilinen
ilginç bir Sarmat objesinde karşımıza çıkmaktadır. Kozalak biçimi küçük
takıların sarkıtlar oluşturduğu tacın ortasında ametistten yapılmış başında taç
bulunan küçük bir kadın büstü ile yanlarda yarı kıymetli taşlardan kakmalar ve
sağlı sollu ana taç gövdesine lehimlenmiş birer kartal yer almaktadır. Tacın üs
kısmındaysa yaprakları özenle belirtilmiş ikiağaç ve ortaya gelende iki geyik,
yana gelendeyse iki dağ keçisi görülmektedir.
1991 ve 1992 yıllarında yapılan kazılarla
ortaya çıkarılan Dniropetrovska Bölgesi, OrdzhOn iki dze Kasabası
yakınlarındaki Soboleva Mohyla gömüleri buluntuları arasında yer alan bir adağa
ait altın apliklerde rastlanmaktadır. Dallar ve çiçeklerden oluşmuş bitkisel süslemelerle
bağıntılı stilize ağaç betimlemeleri ve kanatlı aslan motifleri ve değişik ağaç
betimlemeleri arasında yer alan sakallı ve uzun saçlı kanatlı erkek figürü
hayli ilginçtir. Özellikle bu erkek figürünün ayaklarının kartal pençeleri
biçiminde oluşu ve kartal kanatları çok dikkat çekici olup, bu durum mücadele
ettiği iki yılan veya ejderle birleşince daha önemli bir nitelik kazanmaktadır.
Bu obje dışında yuvarlak kap veya rhytondan içki içen veya bu objeleri tutan
şahısları betimleyen tasvirler de vardır[3].
Hun çağından
kalma sanat eserlerinde kartal başlarına rastlanmaktadır. Bu kartal başlarından
bir kısmı ağaçtan yontulmuş ve bazıları da bronzdan, dökme tekniği ile
yapılmışlardır. Hunların bu kartal başlarına dikkatle bakacak olursak, bunlar
normal ve bildiğimiz kartallara benzeyen kuşlar değildir.

Erken İslam sanatında IX. yüzyıldan itibaren İskit üslubunda
çeşitli kuş ve kartal tasvirlerini özellikle el sanatlarında görülmektedir. IX.
yüzyıldan Abbasilerin Samarra şehrinde eğri kesim tekniği ile işlenen alçılarda
yarım palmet yaprağı ile birleşen çok stilize kuş başına rastlıyoruz. Samarra
tekniği ve stili ile işlenen çok stilize kuş başları IX. -X. yüzyılda
Samanoğullarının Nişapur alçılarında görülür. Çok benzer ve yine eğri kesim
tekniği ile ahşap üzerine işlenen palmetli kuşbaşı kompozisyonları X. yüzyılda
Kahire’de Tulunoğlu Türk hanedanınında karşımıza çıkar. Bu kuş başları çok stilize
helezoni kıvrılmış gaga ile son bulan başlarla, gövdelerde palmet haline gelen
dekoratif kıvrıntılarla İskit sanatından gelen gelenekleri devam ettirirler.
Abbasilerin X. yüzyıla tarihlenen Samarra’daki Cevsakül Sarayı duvar
fresklerinde çeşitli stilize kuş tasvirleri kısmen Orta Asya, kısmen de Sasani
etkilerini aksettirirler. Yine Abbasilerin lüster seramiğinde tamamen dekoratif
karaktere sahip, stilize kartal motifi kuvvetle Avrasya hayvan stili
etkisindedir. Türkistan’da Samarkand (Afrasyab) ve Doğu İran’da Nişapur
seramiği IX.- X. yüzyıllarda Samanoğlu devrinden dekoratif kufi yazılarla
birlikte çok stilize kuşların işlendiği Orta Asya geleneğini devam ettiren
geometrikleşmiş, siluet halinde dekoratif bir üslupla işlenmiştir[4].
Gazneliler döneminde yapılan eserlerde de Selçuklu üslubunda
rastladığımız stilize kartal ve çift başlı kartal motifler karşımıza çıkar.
Yapılan kazılarda Gaznelilere ait taş levha veçiniler üzerinde kartal
motiflerinin yer aldığı tespit edilmiştir. X.-XI. yüzyıla ait levhalar üzerinde,
Türk tipine uygun insan figürleri, kemer boşluklarında hanedan arması olarak
kanatları iki yana doğru açılmış, gövdesi uzatılmış ve stilize edilmiş birer
çift başlı kartal heykel bulunmaktadır.
Gazne Sarayı mermer kabartmalarının üzerinde, Türk tipi
muhafız figürlerinin etrafındaki kemer aralıklarında ve başka bir mermer panoda
arabesk zemin üzerinde çift başlı kartal figürüne, profilden işlenmiş çeşitli
kuş figürlerine rastlanmaktadır.
Leşkeri Bazar Sarayı
fresklerinde de XI. yüzyıl Türk tipi kaftanlı muhafızların arasında stilize
edilmiş kuş ve kartal figürleri yer almaktadır.
Fatimiler döneminde, Selçuklu stiline benzer kuş
figürlerinin uygulamalarını küçük el sanatları üzerinde görüyoruz. Kahire Batı
Sarayına ait ahşap pano ve fildişi kutular üzerinde lüster seramik tabakalarda
bu tarz uygulamalar mevcuttur. Palermo Capella ’da ahşap üzerine boyama tavan
resimlerinde de kartal en sık uygulanan motifler arasında yer almaktadır[5].
Büyük Selçukluda bronz kaplar üzerinde kakma tekniği ile
kuş, çift başlı kartal motifleri saray hayatı ile ilgili sahnelerin içerisine
serpiştirilmiştir. Bu figürün uygulandığı alanlar daha çok küçük el
sanatlarıdır. İran folklorunda Huma kuşunun gölgesi uçarken kimin üzerine
düşerse hükümdar olacağına inanılırdı. Günümüzde de halen kullanılan, başına
devlet kuşu kondu, tabiri de buradan gelmektedir. Yine başı kuş tarafından
pisletilen bir kişinin talih bileti alması da bu inancın bir uzantısı olsa
gerektir. Kartal ve kuşun birçok eserde talih sembolü olarak kullanılması da
yine bu inanç sonucudur[6].
Eyyubilerde ise çift başlı kartal ve kartal figürünün
uygulandığı örnekler oldukça azdır. Artuklu, Zengi, İlhanlı paralarında da
Selçuk stilinde çift başlı kartalın işlendiği paralar mevcuttur. Kartalın
aydınlık ve güneş sembolü olarak kullanıldığı en önemli örneklerden biri,
Artuklular dönemine ait bronz bir aynanın arkasında yer alan kabartmalarda yer
alır. Daire şeklindeki aynanın ortasında açık kanatları ile güneşi sembolize
eden kartal canlandırılmış, etrafında yer alan rozetler içinde ise on iki burç
hayvanı tasvir edilmiştir. Bu motife XIV.- XV. yüzyıl Suriye ve Mısır Memluk
sanatında da uygulamalı olarak rastlanmaktadır. Özellikle mermer kabartma ve
bronz üzerine kakma maden işçiliğinde uygulamaları bulunmaktadır[7].
MESUT ÇELİK
[1] Yaşar Çoruhlu. Türk Resim Sanatında Hayvan Sembolizmi.
S. 67.
[2] Çoruhlu, a.g.e. s.78
[3] Çoruhlu, a.g.e. s.78
[4]Bahaddin Ögel, Türklerde
Kartal ve Kartal Arması. Türk Kültürü. S.83
[5] Ögel, a.g.e. s.88
[6] Yaşar Çoruhlu. Anadolu
Selçuklu Taş Tezyinatında Orta Asya İle Bağlantılar. S. 25.
[7] Çoruhlu, a.g.e. 26