PAGANİZM VE GÜNÜMÜZDEKİ ÖRNEKLERİ / PAGANISM AND CURRENT EXAMPLES


Paganizm kökenleri dünyanın kadim doğa dinlerine uzanan spiritüel bir yaşam tarzıdır. Temelde kökleri Avrupa’nın eski dinlerindedir. (Burada kasıt yakın doğuyu da içine alan kültür dairesinedir, ancak elbette ki aslen tüm bir coğrafyayı kapsar.) Ancak takipçilerinin bir kısmı diğer ülkelerin yerel inançlarına da büyük önem ve değer verirler. Her şeydeki kutsallığa dair bir inanç dünyanın her yerinde bulunabilir. Paganlar bunu mirasları ve kökenleri olarak görüp, bunların modern yaşama uyumlu olacak şekilde adapte edilmiş formlarıyla, öncüllerinin inanç ve değerlerini korurlar. Doğanın kutsallığını kutlar ve her şeyde var olan ilahiliğe evrenin içinden akan ve hem görülebilen hem de görülemeyen bilinemezliğe saygı duyarlar[1].

Her pagan için ortak olan şudur ki, toprak ana, yaşamın ve var olmamızın sebebidir ve ona aitiz. Paganizm doğayı temel alır, doğaldır. Yeryüzünün ve kişinin gelişimi, değişimi ve dengesi hayati derecede önemlidir. Toprak, hava, ateş ve su paganlar için önemlidir. Bu dünyanın ve öte dünyanın eşiklerinin oluştururlar, uyumun döngünün koruyucusudur. “Pentagram” beş köşeli yıldızdır.  Dört elementi ve hepsinin birleştiren ana gücü temsil eder[2].

PAGANİZMDEN GÜNÜMÜZE GELEN ÖRNEKLER

YEŞİL ADAM/ HIZIR
           Yeşil Adam yapraklar, dallar arasından bakan bir erkek yüzü. Saçları ve sakalları yapraklardan oluşmuş; ağzından, burnundan, kulaklarından filizler, sürgünler çıkıyor; yüzünün etrafını çiçekler ve meyveler süslüyor. Yalnızca yüzü görünen, bedeni olmayan, taştan yontulmuş ya da tahtadan oyulmuş bir bitki-adam kafasıdır.

Hristiyanlık öncesinden kalma bir bereket simgesi olduğu varsayılan yeşil adamın bilinen ilk örnekleri Klasik Roma Çağı’na aittir. Asıl önemi, daha sonra katedral inşaatlarıyla biçimlenen Yeşil Adam, 11. yüzyıldan başlayarak çeşitli dinsel yapıların mimarisinde yaygın olarak görülen bir motif olarak öne çıkmıştır. İlginç olan bu Pagan simgenin Hristiyanlık tarafından da kolayca benimsenmesidir[3]. İslamiyet’te ise yeşil adam “Hızır” olarak bilinmekte, ilkbaharın gelişi ile birlikte Müslümanların adına dilekler tuttuğu bir isim olmuştur[4].

            Yeşil adam, Sümerlerde, Dumuzi Mısır’da Osiris Maya-Aztek’te Quetzalcoatl   Yunan Mitolojisinde Dionysos olarak bilinmektedir.


      İLAHİ DİŞİ YA DA DİŞİL TANRI          
     Paganizm’de önemli inanç öğelerinden biri de dişil tanrı (tanrıça)’lardır. Tanrıçalar birden fazla yer almakta ve belirli özelliklere sahip olmaktadırlar. İlahi dişi yani dişil enerjinin özellikleri; Doğurucu ve çoğaltır, değiştirici, denge getiricidir. Şefkat, uyumdur. Pasif ve dönüştürücüdür Döngülere sahiptir. Sezgiseldir, büyüseldir. Uysal, kabul edici ve birleştiricidir,         Baskı, diktatörlük karşısında kargaşa yaratabilir. Negatif unsurları ise sinsilik, hareketsizlik, şehvet gibi özelliklerdir. Paganizm’de “Vesica Pisces” sembolünü ilahi dişiyi temsil etmektedir. Bereket anlamına gelen Vesica Pisces birçok alanda insanlar tarafından kullanılmıştır. Hristiyan inancında birçok rölyefte İsa bu ovalin içinde resmedilir. Aslında bu Tanrıça’dan (Meryem Ana) doğan İsa’yı sembolize eder. Hristiyanlıkta kullanılan bu oval formlar “vesica pisces” dolayısıyla Tanrıça’nın kutsal sembolünden gelmiştir[5].

.
EL SEMBOLİZMİ
El sembolizmi rahim, balık, mağara ve vesica piscese nazaran daha yakın bir zamanda yaygınlaşmıştır. Açık el sembolizmi eski dönemlerde “tüm tanrıçaların eli” olarak kullanılırdı[6].
Hristiyanlıkta ise, Bilhassa Hristiyanlığın ortaya çıktığı ve yaygınlaştığı dönemlerde tanrıyı (eril enerjiyi) sembolize etmek için fallus yerine kapalı (yumruk şeklinde) el, tanrıçayı sembolize etmek için ise açık el kullanılmaya başlanmıştır[7].




BİZANS VE PAGANİZM
    Bizans dönemine baktığımızda büyü ve büyüyle uğraşan insanlarla, pagan ritüellerini gerçekleştiren cadılar (wicca) için konsillerde bir takım yasalar çıkartılmış ve bu insanlar cezalandırılmıştır.
Ankara Konsili’nde (M:S 314) falcılıkla uğraşan ya da pagan gelenekleri izleyen ya da evinde büyü ile ilgili bir şeyler bulmak için evine davet eden kişiler beş yıllık bir kefaret süreciyle cezalandırılmasına karar verilmiştir[8]. Hristiyan geleneğinde büyü ve falcılığı yasaklanan ilk kanun ise Konstantin zamanında MS. 319 yılında yayınlanan ve falcılığı yasaklayan kanundur[9].

Ammianus, II. Konstantin (MS.337-361) ve Valens MS.364-378) zamanlarında büyücülükle ilgili yapılan soruşturmalardan bahsederken kendilerini hastalığa karşı korumak için boyunlarında muska taşıyanların itham edildiği hatta ölümle cezalandırıldıklarının yazmaktadır[10].

Lactantius (MS. 3-4 yy.), pagan tanrıların var olamayacağını cinsiyet üzerinden tartışır. Ona göre cinsiyetlerden bir tanesi güçlü, diğeri zayıftır. Bu nedenle kadının tanrı olması söz konusu değildir. Pagan tanrıların da aralarında kadın bulunduğu gerekçesiyle var olmaları olanaksızdır[11]

Kaynaklarda İmp. Julian ile ilgili iki kehanetten bahsedilir. İlk kehanet, Hıristiyanlığa karşı paganizmi yükseltmeye çalışan imparatorun girişimlerine biraz ışık tutar. Augustine’e göre onca katliama rağmen yılmayan ve giderek kalabalıklaşan Hristiyanlara karşı paganlar bir takım Yunanca kehanetler icat etmişlerdir. Buna göre, İsa’ya üç yüz altmış beş yıl tapınılacaktır ve daha sonrada bu inan aniden sonlanacaktır[12].

İmp. Julian bu kehaneti, İsa’nın bir başka kehanetinin yalanlayarak gerçekleşeceğini düşünür. O da, İsa’nın Kudüs’teki Tapınak’ın bir daha inşa edilmeyeceği şeklindeki kehanetidir. Bu bağlamda yapının onarılması için ferman çıkarmıştır[13].

PAGANİZM VE HIRİSTİYANLIK
Hristiyanlığın aslında Yunan bir pagan dini olduğu günümüzde aralarında Hıristiyanlığı bırakmış sayısız rahip (Dan Barker gibi) ve eski hristiyan yazarlar tarafından dile getirilmektedir.(örnek olarak Tom Harpur, Timothy Freke, Arthur Weighall gibi)

Hristiyanlık, aslında Yahudiliğin hellenileştirilip (Helenizm), Pagan/putperest dinine dönüştürülmüş halidir. İncil’in içinde pek çok pagan öğesi bulunmaktadır. İsa’dan önce de ölen ve dirilen pagan Tanrıları vardı. Grek-Romen etkisinde büyümüş Hıristiyanlık da bu Greko Romen pagan dinlerinin devamı niteliğindedir.(Greko Romen pagan inançları Hıristiyanlığı öyle etkilemiştir ki İncil bile İsa’nın konuştuğu dil olan Aramice ile değil, İsa’nın “Tanrı oğlu” yahut “Tanrı’nın özünden Tanrı”…vs olması, İsa’nın kanıyla günahlardan/suçlardan arınma fikri (İbraniler 13:12,Rom 3:25-26..vs) ,İsa’nın ölüp dirilmesi ve şeytana karşı “zafer” kazanması ve daha pek çok öğe, Helenistik dönemde oluşmuş Grek- Romen Pagan dinlerinin ayrıca bunlara bağlı mistik gizem kültlerinin etkileri sonucudur.

Hıristiyanlığı direkt olarak etkileyen pagan Yunan tanrılarından biri Dionysos idi, Dionysos Greklerde “şarap Tanrısı” idi. Bu gizem kültünün MÖ 300-200 yıllarında oluşup çok hızlı bir şekilde yayıldığı söylenmektedir. Dionysos Roma’da Bakkhus ile özdeşleştirilmişti. Dionysos da 25 Aralıkta doğmuştur, geleneğe göre İsa’da 25 Aralıkta doğmuştur.
İncil’deki bölümlerin hepsi Grek pagan dinleri etkisinde Grekçe yazılmış metinlerdir. Ama bütün İncillerin arasından Grek pagan etkilerinin, gizem kültleri etkilerinin en çok görüldüğü İncil “Yuhanna İncili”dir. Pavlus’un mektupları da aynı şekilde Grek pagan inançlarından büyük oranda etkilenmiştir. Bu incili paganlıktan dönmüş kişilerin yazdığı sanılmaktadır. Yuhanna incilinde paganizmden kaynaklanan pek çok “mistik” ve “gizem” anlatımları bulunmaktadır.


“Yu 6:53 İsa onlara şöyle dedi: “Size doğrusunu söyleyeyim, İnsanoğlu’nun bedenini yiyip kanını içmedikçe, sizde yaşam olmaz”.
Yu 6:54 Bedenimi yiyenin, kanımı içenin sonsuz yaşamı vardır ve ben onu son günde dirilteceğim.
Yu 6:55 Çünkü bedenim gerçek yiyecek, kanım gerçek içecektir.
Yu 6:56 Bedenimi yiyip kanımı içen bende yaşar, ben de onda.'’

Bu oldukça “tuhaf” sayılabilecek ayetlerin Yahudi kaynaklı olmadığı bilim adamlarınca belirtilmiştir. Greklerin pagan Dionysos ve Attis kültüdür. Bu ayin bir pagan ayiniydi, Dionysosçular da sembolik olarak (hatta bazen bir hayvanı kurban ederek onun etini sembolleştirip) Dionysos’un etini yiyip kanını içiyorlardı.Bu sembolik ayin ile Dinysos’un ruhuyla birleştiklerine, ölümsüz olduklarına, arınıp yeniden doğduklarına..vs inanıyorlardı.(Prof.Barry Powell’in belirttiği gibi bugün kiliselerin hepsinde gizem kültlerine ait bu eski pagan ayini yapılmaktadır;özellikle katolik ve ortodoks kiliselerinde ekmek bölünür,İsa’nın eti ya da bedeni denilerek yenir. Kırmızı şarabın, gerçekten İsa’nın kanına dönüştüğüne inanılır “İsa’nın kanı” diyerek içilir.)

Yuhanna incilinin yazarı (yahut yazarları) da Paganların bu ayinini, İsa’ya uyarlamışlardır.
Ayrıca sadece Yuhanna incilinde bulunan (çünkü Yuhanna İncili Pavlus’un mektuplarıyla beraber Paganizmden en fazla etkilenmiş yazıdır) ilginç başka bir hikâye daha vardır:



Yu 2:7 İsa hizmet edenlere, “Küpleri suyla doldurun» dedi. Küpleri ağızlarına kadar doldurdular.”

Yu 2:8 Sonra hizmet edenlere, “Şimdi bundan alın, şölen başkanına götürün» dedi. Onlar da götürdüler.”
Yu 2:9-10 Şölen başkanı, şaraba dönüşmüş suyu tattı.'’

Suyu şaraba dönüştürme”.İlginç bir mucizedir. Bu ayetin kökeni de şarap Tanrısı Dionysos’tan gelmektedir. Dionysos da aynı İsa gibi suyu şaraba dönüştürmüştü…Ve bu mucize Dionysos inanlılarınca sürekli dile getiriliyordu.Yuhanna incili yazarları bu mucizeyi kendi tanrıları olan İsa’ya uyarladılar.
 İsa’nın üçüncü gün ölümden dirilmesi anlatımında da bu fikrin kaynağı da pagan Dionysos kültüdür. Dionysos’un dirilmesi ile ilgili farklı anlatımlar vardır, çoğunda Dionysos ölür gömülür ve sonra ölümden dirilir. Hatta Dionysos’un ölümden dirilmesi bu pagan dininin taraftarlarınca her yıl kutlanıyordu.

İncil yazarları da bu “ölüp dirilme” hikâyesini Dionysos’tan alıp İsa’ya uyarladılar.
Ayrıca Grek pagan dinlerinde Mö400 yılından itibaren “pharmakos” kavramı önem kazandı. Phamakos “günah keçisi” anlamına gelir. Dionysos’da kutsal “pharmakos” idi.Yani aynı İsa gibi kaderinde acı çekmek ve “insanların iyiliği için” insanların menfaati için ÖLMEK vardı,ölmesi gerekiyordu.İnsanların günahlarını kanıyla affettiriyordu.
İncilin yazarları da aynı teolojiyi İsa’ya uyarladılar, böylece İsa’nın da ölmesi günahları bağışlatmak için kurban olması gerekiyordu. Yani pagan dininden alıp Hıristiyanlığa koydular.(ilk önce Pavlus bu pagan fikrini Hıristiyanlığa geçirdi).

Hristiyanlığın ikinci kaynağı ise Mitracılık idi. Bu da Dionysos kültü gibi bir gizem kültü idi, pek çok bilim adamı ve yazar Mitraizmin Hıristiyanlığı doğrudan etkilediğini söylemektedir. Bazı hikayelerde bazı ayrıntı farklılıkları olsa da Roma Mitra’sının da Hristiyan İsa’sı ile benzeşen pek çok yönü vardır. Mitracılığın Roma versiyonunda (İran değil sadece Roma Mitra versiyonlarında Mitra ölür ve dirilir) Mitra ölüp dirilmiştir, kendini insanlık uğruna “feda” etmiştir. Dirilişi pagan taraftarları tarafından kutlanmıştır.

Ayrıca genel olarak pagan dini inanırlarının önderlerinin giyim tarzları da bugünkü Katolik ve Ortodokslarınkine benziyordu, çok şaşalıydı. Tapınaklarının süslemeleri de bugünkü Katolik ve Ortodokslarınki gibi çok süslü ve görkemli idi. Haç ve “balık” sembollerinin zaten pagan kökenli oldukları biliniyor. Çeşitli Hıristiyan sanatları resimleri de direkt Mitracılık ve Dionysos sanatlarından ayrıca çeşitli pagan Yunan dini sanatlarından gelir. “”[14]


KAYNAKÇA

Kitaplar

Erhan Altunay, Paganizm – I, 2014, İstanbul

Timothy Freke ve Peter Gandy, İsa’nın Gizemleri “Gerçek İsa, bir pagan tanrısı mıydı?”, 2010

Ellen Dugan, Bitkisel Büyü, 2008, İstanbul

Augustine  City of God (Çev. Marcus Dods), 1995, Massachasetts

M. Dickie, Magic & Magislans in the Greek-Roman World, 2001, Florence

R.Kieckhefer, Magic in the Middle Ages, 2000, Cambridge

Lactantius, Writing of the Fathers Down to A.D.325, Ante-Nicene Fathers, 1995

Makaleler

Deniz Kaplan,  Adrassos’da (Isauria) Paganizm ve Hıristiyanlık Arasında Bir Lahit” Adalya XVI. 2013. Antalya

Mehmet Kahyaoğlu, “Paganizm ve Hıristiyanlık Arasında Savaşım Aracı Olarak Kehanet” Türkbilim Dergisi / Sonhabar, Ege Üniversitesi Yayınları, 2011, İzmir

İnternet

Pagan Kökenli Bazı İnançlar, http://www.gizlimabet.com/showthread.php?t=27656
İnsanbiçimci “Pagan Dini” , http://www.gizlimabet.com/showthread.php?t=1518


MESUT ÇELİK


[1] Ayrıca bkz. http://tr.paganfederation.org/
[2] Erhan Altunay, Paganizm – I, s. 25
[3] A.g.e. 26-28
[4] A.g.e. 218
[5] Erhan Altunay, Paganizm – I, s. 284
[6] A.g.e., s. 310
[7] A.g.e.   aynı sayfa
[8] R.Kieckhefer, Magic in the Middle Ages,  s.41
[9] M. Dickie, Magic & Magislans in the Greek-Roman World, s.251-252
[10] A.g.e., s.253-254
[11] Lactantius, Writing of the Fathers Down to A.D.325, Ante-Nicene Fathers, s.18,
[12] Augustine, City of God (Çev. Marcus Dods). s.394
[13] A.g.e. s.397
[14] Ayrıca bkz. http://pagan.psisik.com/index.php?q=node/4