SAHİP ATA FAHREDDİN VE KÜLLİYESİ / SAHIP ATA FAHREDDIN AND COMPLEX



Sahip Ata’ya Gazel 


Aferin Sahip Ata, sahib-i irfan vezir 

Padişah-ı sehavet, sahib-i ihsan vezir!... 



Ehl-i suffe barınmış kurduğun Hanikah’ta 

Yaptığın mamureler dillere destan, vezir… 



Konya’ya kırk çeşmeden ab-ı hayat akıttın 

Suya kandı susuzlar, hem bağ u bostan, vezir… 



Adınla yad olunan Camii Sahip Ata 

Yetişir duymak için sana hüsn-ü zan, vezir 



Sen İnce Minareli Medrese banisisin 

Lül ü mercan çıkardın kapkara taştan, vezir!... 



Bir imza dahi koymaz devasa hayratına 

Yüzü aydan ışıklı, gönlü gülistan vezir!... 



Nadide bir incidir Gökmedrese Sivas’ta 

Nam u şanın yükselir şehr-i Sivas’tan, vezir!.. 



Fukaralar melcei, miskinler uğrağıydın 

Dahi ehl-i keramet kalbine sultan, vezir!... 



İki oğlun şehadet şerbeti nuş eylemiş 

Sana gıptayla bakar arz u asuman vezir... 



Kırk yılı aşkın süre devlete hizmet için 

Mal u mülkü canını eyledin kurban, vezir! 



Devlet-i Al-i Selçuk yıkılmasın diye hep 

Sen ettin Moğollara göğsünü kalkan, vezir… 



Tekmil Anadolu’da  sana “Ata” dedik biz 

Bilir misin ademe bu nice bir şan, vezir!... 



                        -Ahmet Efe- 








Anadolu Selçuklu devleti vezirlerinden Fahreddin Ali; yaşadığı dönemde Afyon’dan Konya’ya, Konya’dan Erzurum’a kadar birçok bölgede, birçok mimari yapının banîliğini yapmıştır. Nerede ve ne zaman doğduğu hakkında kesin bir bilgi elimizde yoktur[1]. 1246-1249 yılları arasında hukuk vezirliğine (Emir-i dâd) getirilmiştir[2]. 1260 yılında Selçuklu  Sultanı  II. İzzettin Keykavus  tarafından 1260 yılında Sâhip ünvanı verilip, Büyük vezirliğe atanmıştır. Daha çok Sahip Ata olarak tanınırdı. Anadolu Selçuklu tarihi içinde eşsiz bir yeri bulunan Sahip Ata Fahreddin Ali, Türk tarihinde yer alan yüksek şahsiyetlerden biridir. Ardından bıraktığı muhteşem hayır eserleriyle aramızda yaşayan bu kudretli vezirin, Akşehir'deki Taş Medrese'si görenleri ilk başta kendine çeken Kayseri'deki Sahibiye Medresesi ve Sivas'ın şaheserlerinden sayılan Gök Medrese'si onun ne kadar hayırsever bir insan olduğunu ispat etmektedir. Bu yüzden çeşitli şehirlerde yaptırdığı eseler yüzünden Ebul Hayrat adını almıştır[3]. Hz Mevlana pek çok mektubunda Sahip Ata’yı övücü sözler kullanmıştır, “Pek ulu, bilgin, adalet ıssı, bağışlarda, lütuflarda bulunan, Allah buyruğunu ululayan, Allah’ın halkını esirgeyen, padişahlarla sultanların yakını” gibi sözlerle över[4]. Büyük Selçuklu vezirlerinden Nizam’ül Mülk ve Osmanlı Devletinin vezirlerinden Sokullu Mehmet Paşa; ne kadar önemli ise Anadolu Selçukluları için de Sahip Ata Fahreddin Ali o kadar önemlidir[5].

Sahip Ata Fahreddin Ali’nin hayatını tam olarak yazabilmek, dönemin yazılı kaynaklarının yetersizliğinden dolayı zordur. Konuyla ilgili birinci el kaynaklar İbni Bibi, Aksarayi, Anonim Selçukname gibi eserlerde bulabiliriz[6]. Tarihi kaynaklardan ve vakfiyesinden[7] Konyalı olduğu anlaşılır. Ayrıca kitabelerinden babasının adının, Hüseyin, dedesinin adının ise El-Hac Ebu Bekir olduğu tespit edilmiştir[8].Akşehir’in Nadir köyünde 684 H./ 1285M. Tarihinde vefat etmiştir.





            KÜLLİYE 
Bugün yıkılmış olan eski Konya Surlarının Güneyinde yer almaktadır[1]. Anadolu Selçuklularının bilinen en eski ahşap destekli camisi olan yapı hamam, türbe ve hankâh ile birlikte bir külliye oluşturmaktadır[2]

                                                                              SAHİP ATA (LARENDE) CAMİ
1285 yılında Sahip Ata Fahdreddin Ali tarafından yaptırılmıştır[3]. Tarihini bilmediğimiz bir yangın sonucunda yok olan caminin, mihrap duvarına dik olarak uzanan yedi sahından oluştuğu, ahşap destekli ve ahşap tavanlı olduğu bilinmektedir[4]. Bugünkü cami yanan eski caminin temellerinden yararlanılarak yapıldığından daha küçüktür, bu yüzden eski caminin çift minareli taç kapısı daha dışarıda kalmıştır. Bu minarelerden bir tanesi günümüze gelebilmiştir. Çifte minareli taç kapı Anadolu’daki çifte minareli taç kapıların öncüsüdür.[5] Minarenin alt kısımlarında derin nişler içerisinde emzikli sebiller bulunmaktadır. Bu sebiller de Selçuklu sebillerinin en eski örneklerini oluşturmaktadır[6]. Bina taç kapısı üzerinde bulunan tek satırlık inşa kitabesine göre, Hac Ebu Bekir oğlu Hüseyin oğlu Ali tarafından H. 656/ M. 1258 yılında yaptırılmıştır[7]. Yeni yapılan cami ve eski cami arasında bugün, yeni Sahip Ata camisinin bahçesi bulunmaktadır.  Cami eski Larende kapısının yakınında yer aldığından dolayı Larende camisi olarak da bilinir.

            Bugünkü caminin, kuzeyinde türbe ve hankâh, doğusunda hamam bulunur. Cami mihrap duvarına dik 5 sahınlı harimden oluşmaktadır. Üzeri kırma çatı ile örtülüdür. Çatıyı 12 ahşap direk taşımaktadır. Giriş kısmında kalan mihraba yönelen sahın diğer harimlerden daha yüksek tasarlanmştır. Kuzeyde giriş kısmının üstünde bir de kadınlar mahfili yer almaktadır.


                HANKÂH
         Sahip Ata Camisinin kuzeyine bitişik şekilde, H.678/ M.1279 tarihinde inşa edilmiştir.[8] Dikdörtgene yakın bir planı vardır. Merkezi kubbeli, dört eyvanlı, eyvan köşelerinde odaların olduğu, kapalı avlulu bir yapıdır. Yapının Doğu eyvanı giriş olarak tasarlanmıştır. Sivri kemerli giriş eyvanı üzeri tonozla örtülü derin bir koridorla kapalı avluya açılmaktadır. Belediye ve vakıflardaki arşiv fotoğraflarında girişin hemen önünde, devşirme altlığın taşıdığı ahşap gövdeli, mukarnaslı başlıklı bir sundurma bulunduğu görülür. Günümüzde bu sundurma yoktur. Taç kapısının üstünde bir kitabe bulunur. Bu kitabe de el Hac Ebu Bekir oğlu Hüseyin oğlu Ali tarafından 678 senesinde inşa edildiği yazılıdır[9]. Ayrca taç kapı üzerinde bulunan kitabeden yapının “suffa ehli için yaptırıldığı” yazmaktadır[10]. Avluyu örten kubbenin üzerinde aydınlatma feneri vardır. Güney eyvanında alçı ile kaplı bir mihrap bulunmaktadır. Hankâhın doğu kısmında kalan giriş açıklığı ve kuzey duvarının kesiştiği yerden türbeye geçiş vardır.

             TÜRBE
          Hankâhın doğu duvarı ve kuzey duvarın kesiştiği yerden dar bir dehlizle türbeye girilir. Türbe kare planlıdır. Büyük sivri bir kemerle doğusundaki dehlize açılır. Bu dehliz eskiden tonoz ile örtülüymüş[11]. Günümüzde ise ahşap tavanla örtülüdür. Bu dehlizin iki ucundaki kapı ile cami ve hankâh arasında bir geçiş oluşturmaktadır. Türbede altı adet, üzerleri çiniler ile kaplı sanduka bulunmaktadır. Bu sandukalarda Sahip Ata’nın kendisi, oğulları, kızı ve torunları yatmaktadır. Türbe Selçuklu çini sanatının en gelişmiş örneklerini barındırmaktadır. İçi tamamen çini ile süslüdür. Bu çiniler Selçuklu çini sanatının bütün inceliklerini içeren en gelişmiş örnekleri barındırmaktadır[12]. Türbe deki çini kaplamaları ve mekan düzeni, Timurlular tarafından Semerkant’ta inşa edilmiş “Şah-ı Zinde” mezar yapılarıyla benzerdir[13]. Yapının mumyalık katına hankâhın kuzey eyvanının zemininde bulunan bir kapı ile girilmektedir. Türbenin inşa tarihi kesin olarak bilinmektedir ancak, türbe ile dehlizi ayıran kemerin batı yüzünde H.682 Muharrem/ M. 1283 tarihinde yenilendiğini ifade eden bir kitabe bulunur[14]. Ayrıca türbede bulunan Sahip Ata Fahreddin Ali’nin oğullarından birine ait olan sandukadan, Sahip Atanın oğlunun  1277 yılında öldüğünü biliyoruz.  Bu bağlamda, türbedeki kitabeleri incelediğimizde; türbenin 1277 yılı ile 1283 yılları arasında inşa edildiğini söyleyebiliriz. Türbede herhangi bir usta ismi bulunamamıştır bu yüzden ustası hakkında bir bilgiye sahip değiliz.[15] 


                                                                                    HAMAM
Taş Camii sokağı üzerindeki külliyenin doğusunda yer alan 1258-1283 yılları arasında Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından mimar Kelük Bin Abdullah’a yaptırılan bir çifte hamamdır. Halk arasında Sultan Hamamı olarak bilinir.Doğu-batı doğrultusunda kurulan hamamın erkekler bölümü kuzeyde, kadınlar bölümü güneydedir. Yapıda muntazam yonu taş, örtüde tuğla kullanılmıştır.Erkekler bölümüne batı cephesindeki kapıdan girilir. Soyunmalık mekanının ortasında bir havuz bulunur. Bu bölüm onarılıp çatı ile örtülmüştür. Burada bir kapı ile küçük kubbeli bir hacimden aralık kısmına oradan da yine kubbeli olan soğukluğa ulaşılır. Soğukluğun güneyinde kubbeli küçük hacim keçeliktir.Soğukluktan haçvari dört eyvanlı köşe hücreli tipte planlanmış sıcaklığa girilir. Ortada sekizgen göbek taşı bulunur. Eyvanların üzeri tonoz, köşe hücreleri ve ortadaki büyük açıklık kubbe ile örtülmüştür. Doğu eyvanının ortasındaki pencere, su deposuna açılmaktadır.Kadınlar bölümüne güney-batı köşeden girilir. Bu bölümün planı erkekler bölümü planının simetriğidir. Her iki bölümün su deposu ve külhan ortaktır. Onarımlar sırasında soyunmalıklar kiremit kaplı kırma çatı altına alınmıştır. Diğer bölümlerin üzerleri demirli beton mozaik yapılmıştır. halen her iki bölümde kullanılmaktadır.


       ÇEŞME
     Sahip Ata Camiinin portalinin doğusundadır. Sivri kemeri devşirme ayaklara oturan düz saçaklı bir çeşmedir. Son yıllarda etraflıca restore edilmiştir. Kitabesi bulunmamaktadır. Ancak yerinde eski bir çeşmenin olduğu bilinir. Bugünkü çeşmeyi 19.yüzyılın sonlarına tarihleyebiliriz.




[1] O.C., Tuncer, Anadolu Selçuklu Mimarisi ve Moğollar, s.9.
[2] O.Aslanapa, Türk Sanatı, İstanbul 2007.  s.172.
[3] İ.H. Konyalı, Abideleri ve Kitabeleri ile Konya Tarihi, Konya 1964, s.506.
[4] O.C. Tuncer, a.g.e. s.9.
[5] O. Aslanapa, a.g.e. s.163.
[6] O. Aslanapa. a.g.e,s.164.
[7] A.Yavaş, Anadolu Selçuklu Veziri Sahip Ata Fahreddin Ali’nin  Mimari Eserleri, Ankara 2007, s.93.
[8] M. Ferit, M. Mesut, Selçuk Veziri Sahip Ata İle Oğullarının Hayat ve Eserleri, İstanbul, 1934, s.47.
[9] M. Ferit, M. Mesut, a.g.e. s.47.
[10] R. Arık, O. Arık,  Anadolu Toprağının Hazinesi: Çini Selçuklu ve Beylikler Çağı Çinileri, İst. 2008,s.111.
 [11]  M. Ferit, M. Mesut, a.g.e., s.53.
[12] O. Aslanapa, a.g.e. s. 264.
[13] R.Arık, O.Arık, a.g.e. s.116.
[14] A. Yavaş, a.g.e. s. 171.
[15] H. Önkal, a.g.e. s.372.