Aferin Sahip Ata,
sahib-i irfan vezir
Padişah-ı sehavet,
sahib-i ihsan vezir!...
Ehl-i suffe barınmış
kurduğun Hanikah’ta
Yaptığın mamureler
dillere destan, vezir…
Konya’ya kırk çeşmeden
ab-ı hayat akıttın
Suya kandı susuzlar, hem
bağ u bostan, vezir…
Adınla yad olunan Camii
Sahip Ata
Yetişir duymak için sana
hüsn-ü zan, vezir
Sen İnce Minareli
Medrese banisisin
Lül ü mercan çıkardın
kapkara taştan, vezir!...
Bir imza dahi koymaz
devasa hayratına
Yüzü aydan ışıklı, gönlü
gülistan vezir!...
Nadide bir incidir
Gökmedrese Sivas’ta
Nam u şanın yükselir
şehr-i Sivas’tan, vezir!..
Fukaralar melcei,
miskinler uğrağıydın
Dahi ehl-i keramet
kalbine sultan, vezir!...
İki oğlun şehadet
şerbeti nuş eylemiş
Sana gıptayla bakar arz
u asuman vezir...
Kırk yılı aşkın süre
devlete hizmet için
Mal u mülkü canını
eyledin kurban, vezir!
Devlet-i Al-i Selçuk
yıkılmasın diye hep
Sen ettin Moğollara
göğsünü kalkan, vezir…
Tekmil Anadolu’da
sana “Ata” dedik biz
Bilir misin ademe bu
nice bir şan, vezir!...
-Ahmet Efe-
Anadolu
Selçuklu devleti vezirlerinden Fahreddin Ali; yaşadığı dönemde Afyon’dan
Konya’ya, Konya’dan Erzurum’a kadar birçok bölgede, birçok mimari yapının
banîliğini yapmıştır. Nerede ve ne zaman doğduğu hakkında kesin bir bilgi
elimizde yoktur[1].
1246-1249 yılları arasında hukuk vezirliğine (Emir-i dâd) getirilmiştir[2].
1260 yılında Selçuklu Sultanı II. İzzettin Keykavus tarafından 1260 yılında Sâhip ünvanı verilip, Büyük vezirliğe atanmıştır. Daha çok Sahip Ata
olarak tanınırdı. Anadolu Selçuklu tarihi içinde eşsiz bir yeri bulunan Sahip
Ata Fahreddin Ali, Türk tarihinde yer alan yüksek şahsiyetlerden biridir.
Ardından bıraktığı muhteşem hayır eserleriyle aramızda yaşayan bu kudretli
vezirin, Akşehir'deki Taş Medrese'si görenleri ilk başta kendine çeken
Kayseri'deki Sahibiye Medresesi ve Sivas'ın şaheserlerinden sayılan Gök
Medrese'si onun ne kadar hayırsever bir insan olduğunu ispat etmektedir. Bu
yüzden çeşitli şehirlerde yaptırdığı eseler yüzünden Ebul Hayrat adını almıştır[3]. Hz Mevlana pek çok
mektubunda Sahip Ata’yı övücü sözler kullanmıştır, “Pek ulu, bilgin, adalet
ıssı, bağışlarda, lütuflarda bulunan, Allah buyruğunu ululayan, Allah’ın
halkını esirgeyen, padişahlarla sultanların yakını” gibi sözlerle över[4]. Büyük Selçuklu vezirlerinden Nizam’ül Mülk ve Osmanlı Devletinin
vezirlerinden Sokullu Mehmet Paşa; ne kadar önemli ise Anadolu Selçukluları
için de Sahip Ata Fahreddin Ali o kadar önemlidir[5].
Sahip Ata Fahreddin Ali’nin hayatını tam olarak yazabilmek,
dönemin yazılı kaynaklarının yetersizliğinden dolayı zordur. Konuyla ilgili
birinci el kaynaklar İbni Bibi, Aksarayi, Anonim Selçukname gibi eserlerde
bulabiliriz[6]. Tarihi kaynaklardan ve vakfiyesinden[7] Konyalı olduğu anlaşılır. Ayrıca kitabelerinden babasının
adının, Hüseyin, dedesinin adının ise El-Hac Ebu Bekir olduğu tespit edilmiştir[8].Akşehir’in Nadir köyünde 684 H./ 1285M. Tarihinde vefat etmiştir.
KÜLLİYE
Bugün yıkılmış olan eski Konya
Surlarının Güneyinde yer almaktadır[1].
Anadolu Selçuklularının bilinen en eski ahşap destekli camisi olan yapı hamam,
türbe ve hankâh ile birlikte bir külliye oluşturmaktadır[2]
SAHİP ATA (LARENDE) CAMİ
1285 yılında Sahip Ata Fahdreddin
Ali tarafından yaptırılmıştır[3].
Tarihini bilmediğimiz bir yangın sonucunda yok olan caminin, mihrap duvarına
dik olarak uzanan yedi sahından oluştuğu, ahşap destekli ve ahşap tavanlı
olduğu bilinmektedir[4].
Bugünkü cami yanan eski caminin temellerinden yararlanılarak yapıldığından daha
küçüktür, bu yüzden eski caminin çift minareli taç kapısı daha dışarıda
kalmıştır. Bu minarelerden bir tanesi günümüze gelebilmiştir. Çifte minareli
taç kapı Anadolu’daki çifte minareli taç kapıların öncüsüdür.[5]
Minarenin alt kısımlarında derin nişler içerisinde emzikli sebiller
bulunmaktadır. Bu sebiller de Selçuklu sebillerinin en eski örneklerini
oluşturmaktadır[6].
Bina taç kapısı üzerinde bulunan tek satırlık inşa kitabesine göre, Hac Ebu
Bekir oğlu Hüseyin oğlu Ali tarafından H. 656/ M. 1258 yılında yaptırılmıştır[7].
Yeni yapılan cami ve eski cami arasında bugün, yeni Sahip Ata camisinin bahçesi
bulunmaktadır. Cami eski Larende
kapısının yakınında yer aldığından dolayı Larende camisi olarak da bilinir.
Bugünkü
caminin, kuzeyinde türbe ve hankâh, doğusunda hamam bulunur. Cami mihrap
duvarına dik 5 sahınlı harimden oluşmaktadır. Üzeri kırma çatı ile örtülüdür.
Çatıyı 12 ahşap direk taşımaktadır. Giriş kısmında kalan mihraba yönelen sahın
diğer harimlerden daha yüksek tasarlanmştır. Kuzeyde giriş kısmının üstünde bir
de kadınlar mahfili yer almaktadır.
HANKÂH
Sahip Ata Camisinin kuzeyine bitişik
şekilde, H.678/ M.1279 tarihinde inşa edilmiştir.[8]
Dikdörtgene yakın bir planı vardır. Merkezi kubbeli, dört eyvanlı, eyvan
köşelerinde odaların olduğu, kapalı avlulu bir yapıdır. Yapının Doğu eyvanı
giriş olarak tasarlanmıştır. Sivri kemerli giriş eyvanı üzeri tonozla örtülü
derin bir koridorla kapalı avluya açılmaktadır. Belediye ve vakıflardaki arşiv
fotoğraflarında girişin hemen önünde, devşirme altlığın taşıdığı ahşap gövdeli,
mukarnaslı başlıklı bir sundurma bulunduğu görülür. Günümüzde bu sundurma
yoktur. Taç kapısının üstünde bir kitabe bulunur. Bu kitabe de el Hac Ebu Bekir
oğlu Hüseyin oğlu Ali tarafından 678 senesinde inşa edildiği yazılıdır[9].
Ayrca taç kapı üzerinde bulunan kitabeden yapının “suffa ehli için
yaptırıldığı” yazmaktadır[10].
Avluyu örten kubbenin üzerinde aydınlatma feneri vardır. Güney eyvanında alçı
ile kaplı bir mihrap bulunmaktadır. Hankâhın doğu kısmında kalan giriş açıklığı
ve kuzey duvarının kesiştiği yerden türbeye geçiş vardır.
TÜRBE
Hankâhın doğu duvarı ve kuzey duvarın
kesiştiği yerden dar bir dehlizle türbeye girilir. Türbe kare planlıdır. Büyük
sivri bir kemerle doğusundaki dehlize açılır. Bu dehliz eskiden tonoz ile
örtülüymüş[11].
Günümüzde ise ahşap tavanla örtülüdür. Bu dehlizin iki ucundaki kapı ile cami
ve hankâh arasında bir geçiş oluşturmaktadır. Türbede altı adet, üzerleri
çiniler ile kaplı sanduka bulunmaktadır. Bu sandukalarda Sahip Ata’nın kendisi,
oğulları, kızı ve torunları yatmaktadır. Türbe Selçuklu çini sanatının en
gelişmiş örneklerini barındırmaktadır. İçi tamamen çini ile süslüdür. Bu
çiniler Selçuklu çini sanatının bütün inceliklerini içeren en gelişmiş
örnekleri barındırmaktadır[12].
Türbe deki çini kaplamaları ve mekan düzeni, Timurlular tarafından Semerkant’ta
inşa edilmiş “Şah-ı Zinde” mezar yapılarıyla benzerdir[13].
Yapının mumyalık katına hankâhın kuzey eyvanının zemininde bulunan bir kapı ile
girilmektedir. Türbenin inşa tarihi kesin olarak bilinmektedir ancak, türbe ile
dehlizi ayıran kemerin batı yüzünde H.682 Muharrem/ M. 1283 tarihinde
yenilendiğini ifade eden bir kitabe bulunur[14].
Ayrıca türbede bulunan Sahip Ata Fahreddin Ali’nin oğullarından birine ait olan
sandukadan, Sahip Atanın oğlunun 1277
yılında öldüğünü biliyoruz. Bu bağlamda,
türbedeki kitabeleri incelediğimizde; türbenin 1277 yılı ile 1283 yılları
arasında inşa edildiğini söyleyebiliriz. Türbede herhangi bir usta ismi
bulunamamıştır bu yüzden ustası hakkında bir bilgiye sahip değiliz.[15]
HAMAM
Taş Camii sokağı üzerindeki külliyenin doğusunda yer alan 1258-1283 yılları arasında Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından mimar Kelük Bin Abdullah’a yaptırılan bir çifte hamamdır. Halk arasında Sultan Hamamı olarak bilinir.Doğu-batı doğrultusunda kurulan hamamın erkekler bölümü kuzeyde, kadınlar bölümü güneydedir. Yapıda muntazam yonu taş, örtüde tuğla kullanılmıştır.Erkekler bölümüne batı cephesindeki kapıdan girilir. Soyunmalık mekanının ortasında bir havuz bulunur. Bu bölüm onarılıp çatı ile örtülmüştür. Burada bir kapı ile küçük kubbeli bir hacimden aralık kısmına oradan da yine kubbeli olan soğukluğa ulaşılır. Soğukluğun güneyinde kubbeli küçük hacim keçeliktir.Soğukluktan haçvari dört eyvanlı köşe hücreli tipte planlanmış sıcaklığa girilir. Ortada sekizgen göbek taşı bulunur. Eyvanların üzeri tonoz, köşe hücreleri ve ortadaki büyük açıklık kubbe ile örtülmüştür. Doğu eyvanının ortasındaki pencere, su deposuna açılmaktadır.Kadınlar bölümüne güney-batı köşeden girilir. Bu bölümün planı erkekler bölümü planının simetriğidir. Her iki bölümün su deposu ve külhan ortaktır. Onarımlar sırasında soyunmalıklar kiremit kaplı kırma çatı altına alınmıştır. Diğer bölümlerin üzerleri demirli beton mozaik yapılmıştır. halen her iki bölümde kullanılmaktadır.
ÇEŞME
Sahip Ata Camiinin portalinin doğusundadır. Sivri kemeri devşirme ayaklara oturan düz saçaklı bir çeşmedir. Son yıllarda etraflıca restore edilmiştir. Kitabesi bulunmamaktadır. Ancak yerinde eski bir çeşmenin olduğu bilinir. Bugünkü çeşmeyi 19.yüzyılın sonlarına tarihleyebiliriz.
[1]
O.C., Tuncer, Anadolu Selçuklu Mimarisi
ve Moğollar, s.9.
[2]
O.Aslanapa, Türk Sanatı, İstanbul
2007. s.172.
[3]
İ.H. Konyalı, Abideleri ve Kitabeleri
ile Konya Tarihi, Konya 1964, s.506.
[4]
O.C. Tuncer, a.g.e. s.9.
[5]
O. Aslanapa, a.g.e. s.163.
[6]
O. Aslanapa. a.g.e,s.164.
[7]
A.Yavaş, Anadolu Selçuklu Veziri Sahip
Ata Fahreddin Ali’nin Mimari Eserleri,
Ankara 2007, s.93.
[8]
M. Ferit, M. Mesut, Selçuk Veziri Sahip
Ata İle Oğullarının Hayat ve Eserleri, İstanbul, 1934, s.47.
[9]
M. Ferit, M. Mesut, a.g.e. s.47.
[10]
R. Arık, O. Arık, Anadolu Toprağının Hazinesi: Çini Selçuklu ve Beylikler Çağı Çinileri, İst.
2008,s.111.
[12]
O. Aslanapa, a.g.e. s. 264.
[13]
R.Arık, O.Arık, a.g.e. s.116.
[14]
A. Yavaş, a.g.e. s. 171.